Balıkesir'in İvrindi ilçesi Sarıalan mevkisinde CVK Madencilik tarafından yürütülen altın madeni projesine ilişkin ikinci Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) başvurusu mahkeme tarafından iptal edildi. Tema ve Kazdağları Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği tarafından açılan ve Gökçeyazı ile Türkmen Dağı Çevre Koruma Derneği'nin yanı sıra Balıkesir Barosu'nun da müdahil olduğu davada, bilirkişiler tarafından hazırlanan ikinci rapor mahkeme heyetince bir bütün olarak değerlendirildi.
Mahkeme, bilirkişi raporunda yer alan bulgular doğrultusunda, projenin çevresel etkilerinin ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde olmadığına hükmetti. Kararda, Manyas Gölü'nün Ramsar alanı statüsüne rağmen göl üzerindeki potansiyel etkilerin mevcut madencilik faaliyetleri, sanayi kaynaklı kirlilik ve zirai ilaç kullanımı ile birlikte değerlendirilmediği vurgulandı. Ayrıca, ÇED alanının güneyinde planlanan yer altı ocağının proje sınırları ile uyumlu olmadığı, toz emisyonlarının kimyasal bileşenlerine yönelik izleme eksiklikleri bulunduğu ve çevresel risklerin bütüncül şekilde ele alınmadığı belirtildi.
Raporda, proje sahasına yakın tarım ve yerleşim alanları dikkate alındığında insan sağlığı ve sürdürülebilir çevre yönetimi açısından daha kapsamlı izleme ve değerlendirme süreçlerinin gerektiği ifade edildi. Orman varlığında kesilecek ve etkilenecek ağaç sayısının eksik hesaplandığı, orman ekosisteminin göreceği zararın köylülerin ekonomik gelir kaybı yönüyle yeterli çözümler içermediği kaydedildi. Çamköy yerleşim yerinin bir bölümünün hem ÇED sınırları hem de Sağlık Koruma Bandı içinde kaldığına dikkat çekildi.
Mahkeme ayrıca ekolojik veri toplama sürecinin bilimsel yeterlilikten uzak olduğunu, proje sahasının biyolojik çeşitliliğini yansıtmadığını, flora ve fauna çalışmalarında mevsimsel farklılıkların göz ardı edildiğini belirtti. Endemik, relikt ve koruma altındaki türlerin korunmasına yönelik önlemlerin de bilimsel dayanaklardan yoksun olduğu aktarıldı. Kullanılacak sodyum siyanür gibi toksik maddelerin çevresel etkilerinin ve bu etkilere karşı alınması gereken önlemlerin kümülatif biçimde, uluslararası standartlar doğrultusunda ayrıntılı olarak değerlendirilmediği de raporda yer aldı.
Mevcut kırsal ve orman yollarının ağır tonajlı taşıt trafiğine uygun olmadığı, yol kesitlerinin dar, zemin kaplamasının yetersiz ve taşıma sırasında trafik güvenliğini riske atacak nitelikte olduğu tespit edildi. Bu nedenle, ulaşım güzergâhlarında detaylı mühendislik analizlerinin yapılması ve önleyici teknik tedbirlerin alınmasının zorunlu olduğu vurgulandı. Yeraltı ocağı izdüşüm alanındaki yerleşim yerlerine dair yapı güvenliği verilerinin de eksik ve güvenilirlikten uzak olduğu bildirildi.
Mahkeme, projenin flora-fauna, tarım, orman, su kaynakları, çevre, ulaşım ve yapı güvenliği ile kullanılacak kimyasal maddeler açısından ciddi riskler taşıdığına ve ÇED raporunun hukuka uygun olmadığına hükmederek dava konusu işlemin iptaline karar verdi.
Kararın ardından Gökçeyazı Türkmen Dağı Çevre Koruma ve Dayanışma Derneği Başkanı Dilek Yalçın, "Beklentimiz, 2. ÇED raporuna dayanılarak yapılan atık barajı ve zenginleştirme tesisinin inşaatlarının acilen durdurulmasıdır" açıklamasında bulundu. Yalçın, mücadeleye destek veren hemşehrilerine, avukatlar Ömer Aykul ve Mustafa Ermiş'e, Balıkesir Barosu'na, teknik destek veren Esenay Hacıosmanoğlu'na, bilimsel katkılarıyla Prof. Dr. Harun Baytekin ve Prof. Dr. Serap Öz Aydın'a, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği'ne ve tüm doğa dostu kuruluş ve kişilere teşekkür etti.